2 Eylül 2010 Perşembe

Sarayda Oturan CFR üyesi Filistinli Milyarder

Filistin'in en zengin işadamı Munib R. Masri, bir dönem bakanlık da yapmış. Filistin Ulusal Konseyi ile FKÖ Merkez Komitesi üyesi olan 76 yaşındaki Masri, "İsrail barış için çalışmıyor, pastanın tamamını istiyor. Daha çalışmalıyız çünkü siyasi bağımsızlık ancak ekonomik özgürlükle gelir"diyor


* BİLGE ESER'in haberi-Sabah
Ortadoğu'nun öteki yüzü

Gazeteciler paylaşır, bildiklerini aktarır. Yeni fotoğraflar görür, yeni insanlar tanır. Ama gün gelir bazı fotoğrafları unutmaz, söyleşi yaptığı biri, hafızasının bir yerine takılıverir. Ben de işte öyle birini tanımak için binlerce kilometre kat edip Filistin'in Nablus kentine gittim... 76 yaşında. Geceyarısı yatıp 04.00'te kalkıyor. Telefonları hiç susmuyor; aynı anda Filistin'in işgalden kurtulması için toplantılar düzenliyor, ülkenin en büyük yatırım şirketini yönetiyor, malikânesindeki ağaçların sulanıp sulanmadığını kontrol ediyor.
Adı Munib R. Masri. Eminim bugüne kadar hiç duymadınız ama o Filistin'in en zengin işadamı. 1. 6 milyar dolarlık servetiyle en etkin Arap girişimciler arasında ilk 10'da. Efsane lider Yaser Arafat'ın sağ kolu, iki kez bakanlık yaptığı Filistin siyasetinde halen aktif bir isim. Masri'nin en ilginç özelliği ise Filistin'de herkesin efsane gibi konuştuğu, Nablus'a tepeden bakan dev malikanesi. 7'inci yüzyıla ait kapılarından girilen, binlerce yıllık antikaları, bahçesinde Osmanlı kurnalarını, altında ise 1700 yıllık bir manastırı barındıran malikanede müze bile var. Filistin deyince aklınıza hep kan, savaş ve acı geliyor değil mi? Oysa ki işgal altında da başarı ve refah yaşanabiliyor. Bizi malikanesinde ağırlayan Masri ile iki gün boyunca Filistin'e adadığı hayatını, Türkiye'den isteklerini, Arafat'ın ölümünün ardındaki sır perdesini konuştuk. Buyurun Ortadoğu'dan bambaşka bir hikaye okumaya...

Toz, toz, toz... Yerden kalkan tozlar camları kaplıyor. Uzun bir otoban yolculuğunun ardından öğle saatlerinde Nablus'a sağ salim varıyoruz. Kente girdikten sonra taksiciye "Filistin Evi" anlamına gelen "Beit Falesteen" e gideceğiz" diyorum. Toprak yollardan geçip, içeri doğru açılan yeşil dev bir kapıdan bir araziye giriyoruz. Ama evde 10 dakika bile kalmadan borsaya gidiyoruz. Böylece Filistin'in ilk ve özel borsasını da görmüş oluyoruz. Kurduğu borsanın kapısından içeri 1.85 boylarında, sarışın, mavi gözlü bir adam giriyor. Munib R. Masri, kollarını açarak bağırıyor: "Türkleri seviyorum. İyi ki geldiniz. Filistin sadece savaş değil; başarı da demek". Ardından da aracına atlıyoruz ve başlıyoruz Nablus sokaklarında dolaşmaya. Yan yana oturduğumuz koltuktan kolumu dürtüyor; "Bak" diyor; "Burası benim lisem. Yoksul bir aileden geldim. Babam ben 1.5 yaşındayken ölmüş. Buradan tek bir araç geçmezdi ben çocukken. Her gün 6 kilometre yürürdüm. Bir kez bile şikayet etmedim. Toprağımı hep sevdim. Artık çocuklar otobüslerle okula gidiyorlar; benim kurduğum okullara. 76 yıllık hayatımda tek bir hayalim var gerçekleşmeyen. Ama ne olduğunu şimdi sorma. Son sorun bu olsun. Yanıtımı duy ve öyle git..."

400 DOLARLA NEW YORK'A

Masri sözlerine devam ediyor: "1934'te Nablus'ta doğdum. 12 yaşımdan itibaren her yaz çalıştım. Parasızdık ama azimliydim, Filistin için hep daha iyisini istedim. Amerika'da hem çalışıp hem de okuyabileceğimi öğrendiğimde 17 yaşımdaydım. Beyrut üzerinden Mısır'dan kalkan küçük bir vapurla New York'a gittim. Cebimde sadece 400 dolar vardı. Yaşadığım bölgede ne vardı diye düşündüm; petrol ve su. Teksas Üniversitesi'nde ileride hayatımı siyasi anlamda da değiştirecek olan jeoloji bölümüne girdim." Ardından şöyle konuşuyor: "1956'da Nablus'a geri döndüm ve Ürdün'de petrol arayan bir şirkette yönetici olarak işe girdim. Aynı yıl 'Edgo Group' adlı şirketimi kurdum. Henüz 22 yaşındaydım. 1962'nin sonunda Phillips Petroleum adlı şirketin başına geçmem için Cezayir'e gönderdiler. O zaman Fransızlar şirketin başına bir Arap'ın gelmesine sıcak bakmadılar. Ama ben yine de 3 yıl görevi sürdürdüm. Aynı anda Filistin mücadelesiyle de yakından ilgileniyordum. 1963'te Cezayir'de El Fetih'i kuran Arafat ile tanıştırıldım. Onu tanıdıkça karşımda önemli yönleri olan bir adamı keşfettim."
ARAFAT İSTEDİ, DÖNDÜM

Filistin'in siyasetine damgasını vuran Arafat, Masri'nin de hayatını değiştirmiş. "Oslo önemli bir süreçti ve Arafat'ın isteğiyle 1994'te 9 arkadaşımla Filistin'e döndük. Barış sürecini gerçeğe dönüştürmek ve ekonomik yatırımlar yapmak istiyorduk. Otel açtık. Telekom şirketleri kurduk. Amacımız Filistin'in yüzde 100'üne ulaşmak ama bu imkansız" diyen Filistinli işadamı, ülkenin en büyük gerçeğini gözler önüne seriyor: "İsrail işgali." Masri şöyle konuşuyor: "1993 tarihli Oslo Anlaşması'na göre Filistin toprakları "A-B ve C" olarak 3'e ayrıldı. A, Filistinlilerin; B, her iki otoritenin; C ise sadece İsrail'in kontrol ettiği topraklar. Tabii ki Filistin'in çok büyük bir alanı C. Orayı kazamıyoruz, hat çekemiyoruz. İsrail barışın gelmesi için çalışmıyor, pastanın tamamını yemek istiyor. Daha çok çalışmalıyız çünkü siyasi bağımsızlık ancak ekonomik özgürlükle gelir."
İSRAİL'LE ASLA İŞ YAPMAM

Bugün Filistin Ulusal Konseyi ile FKÖ Merkez Komitesi üyesi olan Munib R. Masri, merkezi ABD'de bulunan Dış İlişkiler Konseyi adlı düşünce kuruluşunun üyesi. Dünya Bankası Danışma Kurulu'nun da eski üyesi. Aynı zamanda bölgedeki birçok Arap bankasının da yönetim kurulunda görev yapıyor. Tüm bu malvarlığının ve gücün kendisine İsrail tarafından nasıl algılandığını soruyorum. "Hayattaki ilkelerimden biri asla İsrail ile iş yapmamam. Onlarla ancak bağımsız olunca çalışırım. İşgalin ne olduğunu bilemezsiniz. Filistin'de zengin olmam hiçbir ayrıcalık tanımıyor. Kontrol noktalarında sıradan Filistinli gibi aranıyorum."
4 saat sorgu ve kayıp valiz

Filistin'e üç yıl önce gelmiş ve hiçbir zorluk yaşamadan sınırlardan geçip en kritik kent olan Gazze'ye gitmiştim. Mavi Marmara olayları ve gerilen ilişkiler bu kez yüzünü bana ağır gösterdi. Tel Aviv'deki Ben Gurion Havalimanı'nda, pasaport kontrolüne takıldım. "Güvenlik kontrolü" denerek geçişime izin verilmedi. Sabah 9.30'da girdiğim sorgudan 13.30'da çıkabildim. Aynı uçaktaki birçok Türk ile klimanın dondurduğu bir odaya alındım. İki kez sorgulandım. İlkinde dedemin adından doğduğu yere kadar kişisel birçok soruyla karşılaştım. Ardından da bir başka kadın memur, vizelere bakarak "Ortadoğu'ya gitmişsiniz birçok kez. Kadın olarak korkmuyor musunuz?" dedi. Memur, İsrail-Türkiye ilişkilerinin beni gazeteci olarak nasıl etkilediğini sordu. Sonunda İstanbul'daki İsrail konsolosluk yetkililerinin de desteğiyle bırakıldım. Ancak beni çıkışta daha kötü bir sürpriz bekliyordu: Valizim yoktu. Haberimizi yapıp sağ salim ama valizsiz olarak döndük.
En büyük Telekom şirketi Paltel


Başta Masri olmak üzere diyasporadaki bir grup Filistinli girişimci, 1993'te Padico (Palestine Development Investment Company) adlı, ülkenin en büyük limited şirketini kurdu. Bugün 11 bin hissedarı olan şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Masri, "Batı Şeria'da işsizlik yüzde 40 iken, bugün bu oran yüzde 17-18'e düştü. Bunda 5 bin kişiye iş olanağı sağlayan Padico'nun katkısı büyük. Padico'yu 200 milyon dolarla kurduk. Bugünkü değeri ise 3 milyar dolar. Filistin'de böyle kar sağlayan bir şirket daha yok." Padico bugün telekomünikasyon, turizm, sanayi, emlak, tarım ve finans alanlarında yatırımlar yapıyor. En büyük yatırımı ise telefon şirketi Paltel. 1996'da kurulan Paltel, Filistin hükümetin desteğiyle İsrail'den satın alınarak sektöre atıldı. Bugünse tamamen özel. Ülkede 400 bin sabit hat, 2.1 milyon da Jawwal adlı cep telefonu hattı kullanıcısı var. Masri'ye göre yıllık cirosu 400 milyon dolar olan Padico'nun yatırımları, Filistin'in ekonomisinin yüzde 27'sini oluşturuyor. Arap dünyasındaki tek özel borsa olan Filistin borsası ise 1996'da kuruldu. En büyük hissedarı Padico olan borsada halen 41 şirket faaliyet gösteriyor. Borsadaki şirketlerin toplam değeri 2.5 milyar dolar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder